Kar yağsa bugün tüm aşklara. El ele tutuşsa tüm sevdalılar kar tanelerinin iç içe geçmesi gibi… Sevişse ruhlar bütünleşse birbirleriyle; ağaçların üzerinde elele tutuşan buz damlaları gibi… Bunalan tüm aşklar uçussa gökyüzünde sonsuzluğa yelken açar gibi. Kaçışsa uzaklaşsa tüm düşmanları aşkın kardan korkan korkaklar gibi. Özgür kılsa kar tüm aşkları tıpkı kendi gibi…
Kar yağsa bugün tüm aşklara. O minik yıldız taneciklerine yüklense tüm aşkların günahları. Temiz, tertemiz olsa tüm aşıklar. Tıpkı kar tanelerinin masumiyeti gibi…
Kar yağsa bugün tüm aşklara… Silip süpürse tüm ümitsizlikleri, yoklukları, yoksunlukları tıpkı yerlerdeki tüm pislikleri süpürdüğü gibi. Kaplasa üzerini kalın beyaz bir örtüyle tüm acıların; tıpkı evreni kapladığı gibi… Beyaz'a boyasa tüm siyahları yüreklerdeki, tıpkı evlerin damlarını apak yaptığı gibi…
Kar yağsa bugün tüm aşklara… Yok etse bütün mesafeleri lapa lapa yağan kar tanecikleri. Nasıl öpüyorsa sevdalı bir dudağı ücra bir köşede öyle öpse dünyanın öbür ucundaki sevgiliyi. Silse zamanı yeryüzünden tıpkı ona kapılan yüreklerdeki fırtınayı dindirdiği gibi. Camları buğulandırırken nazlı endamıyla, silse gözlerdeki buğuyu tüm saflığıyla…
Kar yağsa bugün tüm aşklara. İlk defa güneşin sarı kolları kucaklamasın sevgilerini diye dua etse sevgililer. Erimese karlar hiç aşkın üzerinden, kalsa bembeyaz bir düş gibi. Işık değil aşk ısıtsa sevgilerini. Teslim olsalar doğanın kara teslim olması gibi aşka tüm aşıklar…
Kar yağsa bugün tüm aşklara. Zamansız bir zamanda… Ertelememeyi öğretse sevdalılara. Nasıl ki karı izlemek için beklenmez; siz beklerken o lapa lapa yağan tanecikler bir anda diner ; öyledir aşk da, bekletmeye gelmez küser gider…
Kar yağsa bugün tüm aşklara… Uçsuz bucaksızlığın sihirli alemine kapılan tüm aşıkların dilindeki kilitler çözülse. İçinde buz olmasa aşıkların hüzünleri kar olup yağsa sevdalılarının üzerine. Kapatsa gözlerini tüm sevenler kar yağarken ve kar ile özdeşleşse bembeyaz bir masumiyetle… Kar yağsa bugün tüm aşklara, lapa lapa, yıldız yıldız, bembeyaz düşlerle… Kar yağsa tek bir kez olsun tüm aşıkların yüreğine aynı anda; aynı kardan aşkı yaratsalar tipiye dönen beyaz tanelerle…
Çarşamba, Ocak 31, 2007
Salı, Ocak 30, 2007
TURKIYE TREVESTILER DERNEGI BASKANI
YONCA
Gönderen: MoD QueeN ZuLu
"Kapak olsun bu o birkaç gün önce bağıran millete..."
Pazartesi, Ocak 29, 2007
Aziz Gelinci.
Emekli.Maasi, 600 lira.
Esi, kanser hastasi.Ev, kira.Mecburen calismaya devam...
Bagdat'ta dusen ucaktaydi.
***********************
Tansu Alpaydin.
DSI'den emekli.Maasi, 650 lira.
Uc cocugu var.Biri lisede, ikisi ilkokul.Mecburen calismaya devam...
Bagdat'ta dusen ucaktaydi.
***********************
Mehmet Durdu.
Kepce operatorlugunden emekli.Maasi, 450 lira.
Mecburen calismaya devam...
Bagdat'ta dusen ucaktaydi.
***********************
Suleyman Ozkartal.
Insaat isciliginden emekli.Maasi, 425 lira.
Mecburen calismaya devam...
Bagdat'ta dusen ucaktaydi.
Olmeselerdi...500'er dolar alacaklardi ayda.700'er lira falan. Konteynerde kalacaklardi.
3 metreye, 9 metre. 8 kisi, 27metrekare. Ranzalar metal. 4 tane. Bitisik nizam. Altli ustlu. Pantolongomlek corap, ranzalarin arasina gerilen ipte asili... Pencere yok. Nefes al, alabilirsen... Televizyon yok. Sandalye yok. Zaten koyacak yer yok... 4kisi yatakta oturuyor geceleri sohbet ederken, 4 kisi, kapi ile ranzalar arasinda kalan boslukta, yerde... Kapinin arkasindaki civide,hani su sap diye vurmaya yarayan rakete benzersineklikten asili... Kapiyi actin mi, iceri hucum ediyorlar cunku... Dolap yok. Raf yok. Cantalar, ranzalarin altina itilmis. Kalorifer, elektrikli. Priz, uclu... Bir goze kalorifer takili, bir goze þarj icin cep telefonu, bir goze poset cay icin su isiticisi... Cop kutusu icerde.
Lavabo yok. Tuvalet, dus, konteynerin yanýndaki kabinde, kullanim ortak. Burada yasamak icin...Gunde 70 kisinin olduruldugu Irak'ta calismak icin...
Bir kagit imzaladilar. "Basima gelecek olanlardan sadece kendim sorumluyum" yazili bir kagit... Ise girebilmek icin boyle bir sart var cunku. Yillarca prim odeyip, emekli olmuslardi. Olmeselerdi... Hukumet'in cikardigi Sosyal Guvenlik Kanunu geregi, maaslarindan 120'ser lira kesilecekti... Emekli olduklari halde calistiklari icin. Bu arada... Turkiye Istatistik Kurumu acikladi... Issizlik azaldi, milli gelir artti, ozellikle son 4 yilda gelir dagilimi duzelmeye basladi.
Hans Merkelbach.
Emekli. Maasi, 1.400 Euro.
Calismiyor Geceligi 35 liradan Antalya'da 5 yildizli otelde kaliyor. su anda Esiyle birlikte. Hersey dahil. Yasi 55'in ustunde oldugu icin, yuzde 10 indirim yapiliyor ayrica.
Alıntıdır : BaHTSiZDeVe
Ertesi sabah teknede tembellik ederken, kulağına bir türkü çarptı; 'Ela popses tukoma/Masu pekso baklama/Naka tebuniyageli/Napoleksu çiftetelli, çiftetelli, çiftetelli...'
Sevel, ayağa kalkıp bakındı. Az ötedeki kayıktangeliyordu bu ses. Civardaki teknelere balık satan yaşlı bir adam,hem sazının tellerine vuruyor, hem de türkü söylüyordu. Kayıkta kürek çeken, 12 - 13 yaşlarında bir kız çocuğu daha vardı.
İhtiyarbirkaç el kol hareketi yapınca, tombul kızkayığı Maviş'e yanaştırdı.
Haldun Sevel, yarım Yunancası ile balığın fiyatını öğrenmeye çalışırken; ihtiyar, gayet temiz bir Türkçe ile sordu:'Siz yoksam Türk müsünüz?... İstanbul'dan, Fenerbahçe'den miyoksam?...'
Sevel, olumlu yanıt verince, ihtiyar ile küçük kız birbirine bakıp gülmeye başladılar. Ardından ihtiyarın sorularıgeldi: 'Belvü duruyor mu Belvü?... Murat'ın babası Mustafa Kaptanyaşıyor mu?... Todori ne durumda?...'
Eski günleri anlatmaya başlamıştı: 'Ben, bundan 40 -50 yıl önce Belvü Gazinosu'nda Müzeyyen Senar Hanımefendi okurken,ona sahnede beyaz karanfil verdim, benim elimi sevdi, onuyanaklarından öptüm.'
Artık balık satmayı boşlamıştı ihtiyar adam.Anlattıkça anlatıyor, anlattıkça anlatısı geliyordu.
İstanbul Rumlarındandı... Ona burada Aristidi Kaptan derlerdi. Yanındaki, Atina'da yaşayan kızından olma torunu Panayotaidi, tatil için gelmişti... Yoksa Aristidi orada yalnızyaşıyordu...
Aristidi Kaptan sordu; 'Sende rakı var?...'
Evet, vardı.
'Ama Atatürk'ün rakısından?...' diye, açıklama getirdi sorusuna ihtiyar.
'Herhalde Kulüp Rakısı istiyor' diye düşündü Haldun Sevel.
Sonra birlikte Aristidi'nin koya bakan küçücük evinegittiler. Az sonra yemek masası; çiroz salatası, lakerda, sirkelicacık, salata çorbası ve zeytinyağında kızartılmış iri barbunlarla donatılmıştı.
Anlatmayı sürdürdü Aristidi Kaptan: Babası dedesihep İstanbulluydu... Son olarak Moda'da, Mektep Sokak'taoturmuşlardı. 6 -7 Eylül (1955) olaylarından sonra ayrılmak zorunda kalmışlardı... Şimdi 80'ini aşmıştı...
Haldun Sevel'in: 'Yaşlısın, hastasın, niye kızınınyanına taşınmıyorsun? Burada doğru dürüst hastane yok, doktoryok...' demesi üzerine; Aristidi Kaptan elini Türkiye kıyılarına doğru sallayarak şöyle dedi: 'Gitmem... Bak buradan memleketimgörünüyor, memleketimi görüyor, memleketimi seyrediyorum buradan,hiçbir yeregitmem...'
Bu arada rakılar bitmiş, uzoya geçilmişti...
Böyle sıcak anılarla dolu birkaç günden sonraayrılık vakti geldi. Sevel sordu: 'Tekrar geleceğim... Benden neistersin?...'
Aristidi Kaptan iki şey istedi: 'Atatürk'ünrakısından getir... Bir de Fenerbahçe rozeti...'
Haldun Sevel, o an ayırdına vardı. Aristidi'ninyakasında yıpranmış, solmuş bir Fenerbahçe rozeti vardı. Merakla sordu Haldun Sevel: 'Neden Fenerbahçe?... İhtiyar da anlattı...
'Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra İstanbul işgaledildi... İşgalci İngilizlere, Fransızlara beddua ediyorduk... Mütarekenin sonuna doğru, babam heyecanla geldi... Maçagidecektik... İngiliz takımı ile Fenerbahçe karşılaşacaktı...İngilizler bu maç için kendi memleketlerinden, Malta'danprofesyonel futbolcular getirtmişler; günlerdir, haftalardır bu maça hazırlanıyorlardı... Herkes Fenerbahçe'nin perişan olacağınınsanıyordu... Çok sert maç oldu... Fenerbahçe kazandı... Ortalıkbayram yerine döndü... Sokaklarda fener alayları yapıldı... İstanbul halkı evindeki gazlambalarında kullandığı gazı dahi,meşaleleri yakalım, galibiyeti kutlayalım diye bize verdi. İşte burozeti o gün yakama taktım, bir daha da çıkartmadım.'
Futboldan anlamasa da Fenerbahçe taraftarı olanHaldun Sevel bunun üzerine Aristidi'nin elini öptü.
Aradan iki yıl geçti. Söz vermesine, çok istemesine rağmen Haldun Sevel, Midilli'ye gidemedi. Nihayet, 1996 yazında birfırsat bulup; rakıları ve Fenerbahçe rozetlerini teknesineyükleyip yola çıktı.
Ve Aristidi Kaptan'ın kapısını çaldı...
Ama bu geçen süre içinde Aristidi iyicekötülemişti, ayakta zor duruyordu. Önce onu tanımadı.
Haldun Sevel, Kulüp rakılarını, Fenerbahçe rozetlerini çıkarınca belleği yavaş yavaş yerine geldi: 'Niye bukadar geç kadın?' diyebildi.
Zar zor yerinden kalkan Aristidi, eski ceketinigiydi... Yakasına yepyeni Fenerbahçe rozetini taktı... Haldun Sevel'in koluna girip kahvenin yolunututtu.
Kısa bir süre sonra, Aristidi dünyaya gözleriniyumdu. Mezarına, Haldun Sevel'in Fenerbahçe ve Moda'dan alıp götürdüğü memleket toprağı serpildi."
Bu yaşanmış öykü; yazar, ressam, amatör denizci Haldun Sevel'e ait...
(Böyledir Denizler Ülkesinde Yaşamak adlı kitabından)
Pazar, Ocak 28, 2007
Cumartesi, Ocak 27, 2007
1. How Great Thou Art
2. So High (with The Jordanaires)
3. Amazing Grace
4. Crying In The Chapel
5. You'll Never Walk Alone
6. Swing Down Sweet Chariot
7. Milky White Way
8. His Hand In Mine
9. I Believe In The Man In The Sky
10. Where Could I Go But To The Lord
11. If The Lord Wasn't Walking By
12. Run On (With The Jordanaires)
13. He Touched Me
14. Bosom Of Abraham
15. Lead Me, Guide Me
16. Joshua Fit The Battle
17. If We Never Meet Again
18. I, John
19. Reach Out To Jesus
20. Who Am I
21. Help me
22. Miracle Of The Rosary
23. Take My Hand, Precious Lord
24. There Will Be Peace In The Valley
Please click --> Download
Cuma, Ocak 26, 2007
Perşembe, Ocak 25, 2007
Şunları bir araya toplayayım. Bir güzel muhabbet edelim" diye düşündüm.
Mutfak işinden de anlarım.
Donattım sofrayı.
Bayağı uğraştım. Hepsinin, ayrı ayrı ne yemekten, ne içmekten hoşlandığını
iyi bilirim.
Bayağı da para gitti. Birinin yediğini öbürü yemez.
Ötekinin içtiğini beriki içmez.
Dört kişilik sofra kurdum. Mumları da yaktım.
Bak hepsi, Erick Satie severdi.
Hatırladım.
Müziği de ayarladım.
Geldiler.
20 yaşında ben, 35 yaşımda ben, 40 yaşımda ben ve bugünkü ben dördümüz.
20 yaşımdaki beni, 35 yaşımın karşısına oturttum.
40 yaşımın karşısına da, ben geçtim.
20 yaşım, 35 yaşımı tutucu buldu.
40 yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi.
Yatıştırayım dedim.
"Sen karışma moruk" dediler.
Büyük bir hır çıktı.
Komşular alttan üstten duvarlara vurdular.
20 yaşım kırk yaşıma bardak attı.
Evi de mahfettiler.
Bende kabahat.
Ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine.
Ömür dediğin üç gündür, dün geldi geçti, yarın meçhuldür, O halde ömür
dediğin bir gündür,o da bugündür
Ali Poyrazoğlu
Alıntıdır.
Milyonlarca insanın videolarını paylaştığı You Tube'da, PKK'nın Türk askerlerine düzenlediği saldırılar da yer alıyor.. Milyonlarca insanın hiç çekinmeden videolarını yüklediği ve paylaştığı You Tube'da bölücü terör örgütü PKK'nın Türk askerlerine düzenlediği pusu ve saldırıların görüntülerinin de yer aldığı belirlendi. Görüntülerde bir mayının nasıl hazırlandığı, yola nasıl yerleştirildiği ve pusuya düşen Türk askeri araçlarının infilakı detaylı olarak aktarılıyor.
Yöntem olarak bir kullanıcı talimatnemesinin arkasına sığınan YouTube daha geçenlerde Brezilyalı bir mankenin müstehcen videolarınıyayınladığına dair dava edilmiş ve Brezilya hükümeti YouTube'un ülkede bu görüntüleri yaymasını engellemişti.
Bölücü terör örgütü PKK'nın Türk askerine haince düzenlediği pusu ve saldırıların bu siteden kaldırılması için YouTube'a tepki göstermek gerekmektedir. Çünkü durum rencide edici ve infial yaratacak bir zemine kaymaktadır. You Tube'a tepkinizi göstermek için http://www.youtube.com/contact sayfasına giderek tepkinizi belirten bir e-mail atabilirsiniz.
Yazacağınız mektup aşağıdaki gibi olabilir...
'To whom it may concern YouTube web site supposed to be for knowledge, fun and communication by the visual media power. Assasination of Turkish soldiers is neither of those goals. On the other hand who needs to see the assasinations of their sons and fathers in arms. The Kurdistan Workers Party (Kurdish: Partiya Karkerên Kurdistan or PKK) is an armed, anti-goverment terrorist organisation claiming to defend the rights of the Kurdish people in Turkey. Therefore harbouring such media on your site is strictly illegal and should be evaluated international laws. Remove such videos which belongs to this organization from the site immediately.
alıntı kaynağı burası ....
http://www.haberturk.com/haber.asp?id=12199&cat=110&dt=2007/01/16
Bu hainlerle mücadele için tepkimizi HEMENgösterelim ....
Çarşamba, Ocak 24, 2007
Türkmenlere ait Kerkukfeneri.com isimli internet sitesi gündeme taşıdığı iddiayı yukarıdaki başlık ve fotoğraflarla okuyucularına duyurdu.
"Burada yazılan yazılara katılmanız şart değildir, yazıları okuduktan sonra son kararı değerli okuyucularımıza bırakıyoruz. Bu gerçekten Saddam Hüseyin mi ! Yoksa Casim El-Ali mi ?" diyen site iddialarını şöyle sıraladı.
Haber'in ayrıntılarını BURADA bulabilirsiniz.
Salı, Ocak 23, 2007
Pazartesi, Ocak 22, 2007
4 Kavanoza 4 barsak solucani atmislar;
1.sinde Alkol varmis solucan hemen ölmus.
2.sinde Nikotin varmis solucan hemen ölmus.
3.sunde Sperm varmis solucan hemen ölmus.
4.sunde Yesil yapraklar varmis solucan uremeyebaslamis.
Deney Sonucu: Alkol, Sigara ve Seks yaptiginiz surece barsaklarinizda kurt olmaz.
Ot gibi yasarsaniz her tarafiniz kurtlanir
Cumartesi, Ocak 20, 2007
Cuma, Ocak 19, 2007
Perşembe, Ocak 18, 2007
Çarşamba, Ocak 17, 2007
1.resimde bir BMW reklami: Audi'yi, 2006 "Güney Afrika" yilin
arabasi odulu için tebrik ederiz. Imza: 2006 "Dunya" yilin arabasi
odulu sahibi BMW...
2.resimde Audi'nin yaniti: BMW'yi, 2006 "Dunya" yilin arabasi odulu
icin tebrik ederiz. Imza: 2000-2006 "Le Mans" 24 saat yarislarini
alti yil ustuste kazanan Audi...
3.resimde Japonlarin katilimi: Audi ve BMW'yi "guzellik
yarismalarini" kazanmalarindan oturu tebrik ederiz. Imza: 2006 yili
"uluslararasi motor" odulu sahibi Subaru...
4.resimde de Amerikan Bentley CEO'sunun olaya bakisi: (yorumsuz)
Alıntıdır : http://www.blogcu.com/bahtsizdeve
Cizik CD leri ve DVD leri kurtarmak icin degi$i yontemler mevcut. Garip gelsede di$ macunuyla amator bir $ekilde veya cila makinasiyla profesyonel bir $ekilde cizik Cd leri tekrar okunabilir hale getirmek mumkun. Di$ macunu ve yumu$AK bir bezle ciziklerin uzerini (CD / DVD nin ortasindan ba$layarak di$a dogru) cilalayin ve daha sonra CD ' yi ilik suyla yikayip durulayin. Bu yontem cogu durumda I$e yarayacaktir.
Dondurma Yontemi : Bir ba$ka yontem. Cizik CD leri bir buz torbasina koyun ve iki saatligine buzlukta dondurun. Bazi kullanicilar ayni yontemi sabit disklerinde de veri kurtarmak icin kullaniyorlar. Yontem her zaman I$e yaramiyor ancak disk lerede her hangi bir zarar vermiyor.
Dört Yapraklı Yonca...
Yonca Tokbaş
Alıntıdır : http://www.anneyiz.biz/yazarlar/yazidtl.php?yzid=5330