Çarşamba, Şubat 21, 2007

"Yalnız Bir Sarışın Kurt"

Attilá İlhan’ın, Cumhuriyet’in ilanının 75. yıldönümünde film yapılmak üzere yazdığı senaryo, ölümünden sonra roman olarak yayımland.

"O Sarışın Kurt" isimli kitaba giriş yazan romancı Selim İleri’nin ifadesiyle "görsel roman" niteliği taşıyan metinde, 1920’den, İzmir Suikastı’na kadarki çalkantılı dönem anlatılıyor.
Cumhuriyet'in ilánının 75. yılı vesilesiyle Atatürk hakkında uluslararası bir film projesi için kollar sıvandığında, filmin senaryosunu yazma görevi, doğal olarak Atillá İlhan’a düşecektir. Daha önce de bu konuda çalışmaları olan Attilá İlhan, oturup "O Sarışın Kurt" isimli senaryoyu kaleme alacaktır. Ne var ki, çeşitli nedenlerle uluslararası Atatürk filmi projesi rafa kaldırılmış ve senaryo da ortada kalmıştır. Bunun üzerine Attilá İlhan, senaryoyu roman haline getirmeye karar verir.


Ölümünden sonra yayımlanan, "Gazi Paşa"nın devamı niteliğinde olacaktır bu roman. 1920’den başlayıp İzmir Suikasti ile son bulan romanı, bir üçüncü cilt takip edecek ve burada da Atatürk’ün ölümüne kadar olan dönem anlatılacaktır. İlhan’ın 2005 yılında ölmesi üzerine her şey yarım kalır. Ölümünden sonra, Yayınevi’ne teslim ettiği "Gazi Paşa" yayımlanır önce. Arkasından da, önemli bir kısmını romanlaştırdığı ama bir kısmı hálá senaryo halinde bulunan "O Sarışın Kurt" gelir gündeme. Son derece simatografik unsurlar barındıran romanla senaryo arası kitapta, Attilá İlhan’ın Mustafa Kemal’e ilişkin bütün fikirlerini bir arada bulmak mümkün.
YALNIZLIĞI NE BİLİRSİN

Hiç kuşkusuz, bize anlatılanlardan farklı bir Mustafa Kemal portresi var karşımızda. Özellikle, Mustafa Kemal’in Fikriye Hanım ve Látife Hanım ile olan ilişkileri, bambaşka bir perspektiften ekseninden tasvir ediliyor.

"Paşa, odada gidip gelerek soyunmaktadır; Látife ona ilgisiz görünür, bakışları hálá pencerede, sigarasının dumanları, halka halka, başının üstünde yükseliyor (...) Mustafa Kemal Paşa, Látife’ye dönerek, dargın bir sesle: -’...demek küçük hanım, yalnız kalmayı sevmiyor...’ Látife, hemen cevap vermez, sonra: -’...yalnız kalmayı severim... yalnız bırakılmayı sevmem. Paşa!’

Gázi gözlerini kısarak, karısına bakıyor; sırtına, gecelik niyetine maşlahını giymiştir, durgun ve dargın camlara yürüyor; mehtap aydınlığı ünlü profilini yaldızlamıştır; ona mı, kendi kendisine mi olduğu anlaşılmayan bir tarzda, kederli ve dargın konuşuyor: -’...yalnızlık mı? Onu sen ne bilirsin, çucuk!... ne demek olduğunu, bana sor..." (O Sarışın Kurt, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, s.422)

Girişini yazdı

Bugün artık olgun bir romancı olan Selim İleri’yi edebiyat dünyasıyla tanıştıran, ilk yazdıklarını okuyup yüreklendiren ve yönlendiren kişi Attilá İlhan’dı. Selim İleri de, yine Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları arasında yayımlanan ve ünlü şairin hayatını anlatan "Nam-ı Diğer Kaptan, Attilá İlhan’ı Dinledim" isimli kitapta bütün bunlara değinmişti. İleri, sadece Attilá İlhan ile değil, bütün İlhan Ailesi ile de yakın dosttu. Son kitabın girişini de Selim İleri yazdı.

(Sefa Kaplan / Hürriyet)

Hiç yorum yok: